OYUN…

Oyun, çocuğun işi olarak görülmelidir. Her yeni başlatılan oyun, çocuğun etrafını keşfetmesine ve ileride çok işine yarayacak olan bilişsel gelişimine katkıda bulunur. 12-15 ay civarındaki çocuklar hayali oyunlar oynarlar. Taklit etme oyunları, önce büyükleri bire bir taklit etmeye başlar. Örneğin; kendi kendine bir bardaktan su içmeye çalışır. İki yaş civarında is, ayısına ardakla su içirmeye başlar. Bazı nesneleri başka nesnelerin yerine koyarak oynar. 3 yaş civarında merhemlerden pasta kreması yapmayı, çamuru pasta hamuru olarak kullanmayı akıl eder. Çok küçük yaştan itibaren sesler çıkararak oynamayı severler; bu dil gelişimleri ve iletişim için çok önemlidir. 3-6 yaş civarında günlük aktiviteleri kurgusal bir bütünlük içerisinde taklit etmeye başlarlar. Örneğin; süpermarket alışverişine çıkan yetişkinlerin rollerini alarak oynamaya başlarlar. Yetişkinler çocukların taklit etme oyunlarını teşvik ederek, yeteneklerini daha iyi kullanmalarına ve gelişimlerine katkıda bulunabilirler. Çocuğun merak etmesini teşvik eden her çeşit oyun ve aktivite değerlidir. Bunlar çocuğun yaratıcılığını arttırır.

Günümüzde çocuklar, artan rekabet ve aşırı beklentiler nedeniyle fazla baskı altındalar ve çok meşguller… Öyle ki, dinlenmeye ve oyun oynamaya zamanları neredeyse kalmıyor. Çocukluk çağındaki en önemli şeylerin başında gelmesi gereken oyun oynamanın yerini, bir an önce bir şeyler öğrenebileceği yuva, çeşitli aktivite dersleri ve yaz okulları alıyor. Ev ödevleri, çeşitli sınavlar ve arada sıkıştırılmış aktiviteler, neredeyse yeterli dinlenmeye ve uykuya vakit bırakmıyor. Oysa, fiziksel olarak yorgun olunca çocuğun endişe düzeyi artar. Yaz aylarında bile tatil programları, kamplar ve yaz okulları nedeniyle, çocukların kendilerine ayıracak boş vakitleri kalmıyor. Ailelerin fazladan program yapmadan, çocuklara yeteri boş zaman bırakmaları gerekir. Aksi takdirde çocuğun zamanı bir aktiviteden diğerine koşturmayla yollarda geçebiliyor. Ayrıca, aşırı yoğun bir programın çocukları daha iyi bir geleceğe hazırladığı da şüphelidir.

Dengeli ve anı yaşamayı öğrenmiş olmak, geleceğe hazırlanmak için daha doğrudur. Çok hızlı yaşayan ve her saniyeleri dolu olan ebeveynlerin, biraz yavaşlayarak daha çok dinlenme ve çocukla beraber biraz oyun oynamaya vakit ayırmaları, çocuklarıyla daha sağlam ilişki kurmalarını sağlar. Vakitsizlikten ve yeterince dinlenememekten yalnızca çocuklar değil, ebeveynlerde şikâyet eder. Bu aktiviteleri ayarlamak ve çocuğu götürmek epey zaman alır. Bu durumda birçok aktivite planlama yerine, biraz da çocuğun kendi kendine oynayabileceği ya da oyalanabileceği boş zamanları olmalıdır. Dinlenme zamanlarında sohbet etmek, beraber yemek hazırlamak, bir hobiyle uğraşmak da yeterince kaliteli vakit geçirmenizi sağlar.

Çocuklar büyürken, en az yetişkinler kadar endişe ve stres hissederler. Aşırı yoğun programları olan çocuklar da bu, daha fazla olabilir. Çocukların kendi oluşturdukları oyunu oynamaları, psikolojik yapılarını korumaya yardım eder. Kuralları belirlenmemiş serbest oyun, hem çocukların stresle başa çıkmalarına yardım eder, hem de aldıkları keyif stresin zararlı etkilerini azaltır. Oyun gerilimlerinden kurtulmaya yardım eder. Çocuklar, sağlıklı bir şekilde düşüncelerini dağıtarak sorunları kenara koymayı öğrenirler. Bu yetişkinlikte, kendilerine bakmayı ve üzüldüklerinde kendilerini sağlıklı yöntemlerle rahatlatmalarının temelini oluşturur. Kendi kendine güzel zaman geçirmeyi, kendini sevmeyi ve rahatlamayı öğrenirler. Keşfetme kapasitesi ve meraklı olması, büyüdüğünde öğrenmekten ve eğitimden keyif almasını sağlar.

Oyun esnasında çocuğun özgüveni artar, yetenek ve ilgilerini keşfeder. Oyun oynarken fiziksel ve duygusal olarak güçlenirler. Ayrıca hayal kurma gibi çeşitli beceriler edinirler.