ÇOCUKLARDA SINIR

Çocuğunuz sizi bir türlü dinlemiyorsa, koyduğunuz kurallara uymada zorluk yaşıyorsa, sizi bir türlü duymuyormuş gibi hareket ediyorsa, siz konuşurken arkasını dönüp gidiyorsa, izinsiz eşyaları karıştırıyorsa, odanızın kapısını çalmadan içeri giriyorsa, sorumluluk almada zorluk yaşıyorsa kısaca nerde ne yapması gerektiğini bilmiyorsa muhtemelen ortada bir sınır problemi ile karşı karşıyasınızdır.

Çocuklar yaşadıkları dünyanın kurallarını öğrenmek, kendisini neler beklediğini görmek, nerde durması gerektiğini, nereye kadar ileri gidebileceklerini, bunların sonuçlarını görmek isterler ve buna ihtiyaç duyarlar. Sınırlar, bizi hayata karşı koruyan, güvende tutan, neyi yapıp yapmayacağımızı sağlayan, ilişkilerimizi, uygun olan davranışın ne olduğunu, araştırmalar yapıp yön bulmamızı ve iç disiplin kazanmamızı sağlar. Bu yüzden her insanın hayatında “sınır” kavramının olması gereklidir. Çünkü sınırları belirlenmiş dünya her zaman güvenli bir yerdir.

Çocukları biyo-psiko-sosyal yönden sağlıklı bir şekilde yetiştirmek, her ebeveynin istediği bir durumdur. Çocuğu yetiştirirken birçok metot kullanan ailelerin en çok atladığı yöntemlerden biri de bahsettiğimiz sınırlardır. Sınırlarla büyümemiş bir çocuğun, yetişkin döneminde karşılaşacağı zorluklar, kendisini birçok konuda olumsuz etkileyebileceğini söylememiz yanlış olmayacaktır. Çocuğun isteklerini ön planda tutan, çocuğuna kıyamayan, onu prens-prensesler gibi büyüten ebeveynler, gelecekte sorumluluk alamayan, bir problemle karşılaştığında çözüm üretemeyen, özgüveni düşük, hiçbir şeyden memnun olmayan, doyumsuz ve mutsuz bireyler yetiştirdiklerini unutmamalılar.

Ebeveynler, çocuklarında disiplin sağlamaya çalışırken kurallar koyup onu koruyup kollama eylemini gerçekleştirirken bir yandan da çocuklarının bağımsız özgür ruhlu bireyler olmasını isterler. Dışarıdan bakıldığında ne kadar zıt bir durummuş gibi gözükse de aslında ikisinin “sınırlar” çerçevesinde bir araya gelmelerinin mümkün olabileceğini söyleyebiliriz.

Nasıl sınır konulur?

Öncelikle vermek istediğiniz mesajı açık, anlaşılır, kısa ve net şekilde ifade etmelisiniz. Cümleleriniz ne kadar komplike bir hal alırsa çocuğun odaklanması gereken yer karışabilir. Bu yüzden ne kadar kısa ve açık cümleler kurarsanız çocuğunuzun istenilen mesajı anlaması o kadar kolay olacaktır. “Daha kaç kere diyeceğim şu kıyafetlerini topla diye, artık kıyafetlerini toplamaktan yoruldum” gibi uzun ve düşüncelerinizi içeren cümleler yerine “Kıyafetlerini toplamanı istiyorum” gibi açık ve anlaşılır cümleler kullanmanız, çocuğunuzun mesajı almasını daha da kolaylaştıracaktır. Çocuğunuza kuralları söylerken kararlı bir ses tonu ile konuşun, ses tonunuz ile verdiğiniz mesaj uyumlu olmalıdır. Verdiğiniz mesaj “…yapmanı istemiyorum.” ama ses tonunuz “yapsan da olur yapmasan da olur “ olmamalı. Eğer çocuğunuz sizi dinlemiyorsa sakin bir ses tonu ile kuralı tekrar edin. Kuralı yapmasını isterken ricada bulunmayın ve yalvarmayın.

Seçenek sunmak, çocuğunuzla zıtlaşıp onun düşüncelerine ters düşen cümleleri kabul etmesinden daha kolay olacaktır. Araştırmalara göre çocuklara seçenek sunmak, verilen yönergelere daha hızlı bir şekilde uymasına katkı sağlamaktadır. Örneğin “Bugün top mu oynamak istersin yoksa ip atlamak mı istersin?” gibi seçenekler sunulabilir.

Çocuğunuza davranışın sonucunu yaşamasını sağlayın. Eğer çocuğunuz davranışta diretiyorsa, örneğin çocuklarınızın her arabaya bindiklerinde kavga ettiklerini düşünelim. Bu durum sizin için oldukça zor bir durum olmalı. İşte bu noktada çocuklarınızın ilgisini çekmek için büyük cümleler kurun. Örneğin,“Bu arabanın sınırları içerisinde yeni ve anlamlı bir poliçe kurmak üzereyiz. Poliçemiz, arabaya bindiğiniz andan itibaren kavga ederseniz, her akşam yarım saat televizyon izleme saatinizi elinizden alacaktır.” gibi. Burada ebeveyn olarak göstermeniz gereken tek şey kararlılığınızdır. Arabada ilk başta az da olsa kavga edip tüm yol boyunca susmalarından dolayı sizinle pazarlığa oturabilirler. Fakat kuralımız belliydi; kavga ettikleri an televizyon izleme haklarının kaybolacağını biliyorlardı. Bu sebeple davranışlarının sonuçlarına katlanmayı öğrenebilmeliler ve davranışlarını tekrar gözden geçirip istenilen davranışı ortaya koymaları gerektiğini bilirler.

Çocukların kuralları öğrenebilmesi için ebeveynlerin söz ve davranışları arasında tutarlılık göstermesi gerekmektedir. “Sen dediğimi yap yaptığımı yapma” gibi bir anlayışla kuralları oluşturabilmek pek mümkün değildir. Bu yüzden söz ve davranış arasında tutarlılık sağlanması gereklidir ki tutarsızlık olduğunda çocuklar ebeveynlerin sözlerini duymazdan gelir, davranışlarıyla da test edebilirler. Yani bunu yaparak karşıdaki kişinin tepkilerine göre davranışlarını ayarlamayı öğrenirler. Böyle olunca kuralların oluşması ve uygulanabilirliği oldukça zorlaşır. Tutarlılıktan bahsetmişken anne baba arasındaki tutarsızlık da çocuğu etkileyen bir diğer unsurdur. Anne-baba bir kural koyduğunda kendi aralarında ortak hareket etmesi oldukça önemlidir. Çocuk, anne-baba arasındaki ortak tutumu gördüğünde güç savaşına girme olasılığı da bir o kadar azalmaktadır.

Çocuğunuzun o an yaşadığı mutsuzluk sizin kural koymadaki kararlılığınızı etkilemesine izin vermemelisiniz. Bu konuda kararlı olun. Kararsızlık yaşadığınızda veya koyduğunuz kuralları kendiniz bozduğunuzda çocuk bunu gözlemleyecek ve ilerleyen zamanlarda kuralları bozmanın yollarını deneyecektir. Çocuğunuza sevgi, şefkat, ilgi ve sabır ile yaklaşıyorsanız çocuğunuzun zaman zaman ağlamasından, kızgın olmasından ya da mutsuz olmasından korkmayın.

BETÜL KARTAL
Psikolog